Broos’un eseri!
Sıfır forvetle sahaya çıkacaksın, ileri ucun sağında oynattığın futbolcunu rakip kaleye gitsin diye değil, rakibin sol bekinin ileri çıkmasını engellemek için kullanacaksın, sol açık diye Ersun’dan sonra ikinci faciayı Gabriç ile yaşatacaksın, ondan sonra da maçı kazanacağım diyorsun.
Olmaz! Bu, tabiata aykırıdır!
İşin garibi de, sahada varla yok arasında olan Galatasaray’ı yakalamışsın... Hiçbir şey oynamıyor, korkuyor, senin üzerine gelemiyor. Daha ne istiyorsun? Anlaşılır gibi değil.
Trabzonspor biraz derli toplu oynamaya başladı, 2 gol birden attı. Ve bu toparlanmayı da sadece Colman’ın gayretiyle buldu. Bir kişi daha Colman’a eşlik edebilse, durumun çok daha farklı olacağı gün gibi aşikar. Sezon başından beri methiyeler düzülen ve şampiyonluğa oynadığı söylenen Galatasaray’ı görünce, insanın taraftar olarak üzülmemesi mümkün değil. Ama gel gör ki Trabzonspor’un hocası Broos, oyunda dengeyi kuran takımına hiç müdahale etmeyerek mağlubiyetin en büyük mimarı oldu. Bu maçta Trabzonspor kaybetmeyi hak etti mi, hayır... Galatasaray kazanmayı hak etti mi, o da hayır. Önceki günkü Kasımpaşa’yı seyrettikten sonra, şampiyonluk favorilerinin maçlarını izleyip ondan sonra yorum yapmanın, bir spor yazarı olarak yazmanın ne kadar zor olduğunu anladım.
Trabzonspor’un hocasının, biraz moral arayan takımını bu maçta iyice sorunun içerisine attığı gözüktü. Esasında Trabzon’un forveti, geçen yıldan daha zengin... Ama Bordo-Mavililer forvetini geçen yıldan daha kötü kullanıyor. Bu da Trabzonspor’u strese sokuyor.