O sadece bir Trabzonsporlu değil... O doğma-büyüme Trabzonlu... Ancak o bile, Trabzonspor tribünlerinin sabırsızlığından şikayetçi... Hatta, tribünlerin Trabzonlu futbolcalara daha az kredi tanıdığına inanıyor. Ligtv.com.tr'nin bugünkü konuğu, Trabzonspor'un genç futbolcusu Barış Memiş. Şehrin bağrından çıkan, bir dönem büyük umut olan ama ardından düşüş yaşayan genç futbolcu, içini Ligtv.com.tr Haber Müdürü Erdem Erol'a döktü.
Barış, genç yaşına rağmen cesur açıklamalar yaptı. Belki de Trabzon şehrinin bağrından çıktığı için, rahatça dile getirdi sıkıntıları. Çünkü o, taraftarını eleştirmedi. Aslında o hemşehrileriyle dertleşti. "İnsanlar artık çok kredisiz olmaya başladı Trabzonsporlu futbolcular için. Taraftar hasretini, futbolculara çok negatif aksettiriyor. İnanın o tepkileri duymamak için maça bile çıkmamak istediğimiz zamanlar oluyor." diyen Barış memiş, bu baskının diğer büyük takımlardan bile fazla olduğunu savundu.
Tribünlerin hedef tahtası haline gelen Yattara'ya da sahip çıkan Barış Memiş, "Onun duyguları artık olağanüstü, bir Trabzonlu kadar. Belki de bazı Trabzonlulardan Trabzonspor’u daha iyi anlayabiliyordur ve daha iyi Trabzonlu’dur. O kadar açık ve net, kesinlikle." diye konuştu.
“Bazen Maça Çıkmak Bile İstemiyoruz”
Bir Trabzonlunun Trabzonspor’da futbol oynaması ne kadar zor, ne kadar kolay? Çok hassas bir denge herhalde. Kesinlikle. Öncelikle ben şunu söylemek istiyorum. Bir Trabzonlu ve bir Trabzonsporlu olarak ailemim yaşadığı, doğup büyüdüğüm yerde futbol oynadığım için gerçekten çok mutluyum. Bundan zevk alıyorum. Takımda bir çok Trabzonlu abilerimiz, arkadaşlarımız var. Onların çevresi, arkadaşları burada. Herkes iyi oynayalım, yenelim, sokakta arkadaşlarımızla dolaşalım, ailelerimizn yüzünü güldürelim istiyor. Ama inanın Trabzon o kadar baskılı bir şehir ki; çünkü kolay değil, 26 yıllık bir şampiyonluk hasreti var, herkes bunu bekliyor. Herkes Trabzonlulardan bir şey bekliyor. Tabii ki biz saha içerisinde ani bir hareket yaptığımız zaman, top kaybı veya bir hata yaptığımız zaman, insanlar artık çok kredisiz olmaya başladı Trabzonsporlu futbolcular için. Çünkü taraftar bu hasretini, bu özlemini sahaya futbolculara çok aksi, çok negatif yönde aksettiriyorlar. İnanın o tepkileri duymamak için maça bile çıkmamak istediğimiz zamanlar oluyor. Belki büyük takımlarda bunlar yaşanabilir ama ben Trabzon’da yaşandığı kadar yaşanacağını zannetmiyorum.
Takımda kaç tane Trabzonlu futbolcu var?
Yanılmıyorsam 4-5 tane. Tolga Zengin, Engin, Tayfun, ben. 4-5 civarı.
“Yabancılar Bizi Anlamaz, Takımda Daha Fazla Trabzonlu Olmalı”
Bu sayının az olması bir Trabzonlu olarak senin futbol oynamanı zorlaştırıyor mu?
Tabii ki zorlaştırıyor. İnanın biz sahada Trabzonlular olarak sırt sırta verip de baskılara direndiğimiz zamanlar oluyor. Ama sayımız daha fazla olsaydı çok daha iyi olurdu. Çünkü Trabzonlular kendi aralarında sırt sırta verip dışarıdan gelen tepkilere karşı daha güçlü, daha dirençli olabilirler. Biz tabii ki Trabzonlu olarak bunun farkındayız ve şampiyonluk hasretinin en iyi farkında olan biziz. Biz de bunları yabancı arkadaşlarımıza anlatmaya çalışıyoruz. Tabii ki bizim gibi olamazlar, bizim gibi anlayamazlar. Belki de “Bunlar ne diyor?” derler. Ama yavaş yavaş, yaşadıkça öğrenecekler. Ben şuna kesinlikle eminim, Trabzonlu’dan başka bu duyguyu anlayacak kimse yoktur. Kesinlikle büyüklerimizin işine karışmak gibi bir şeyimiz olamaz ama takımda sayımızın çok daha fazla olmasını isteriz bir Trabzonlu olarak.
“Yattara Bazılarından Daha İyi Trabzonlu!”
Yattara ne kadar Trabzonlu sence?
Bence tam anlamıyla Trabzonlu. Çünkü onun duyguları artık olağanüstü, bir Trabzonlu kadar. Kayserispor maçı oynadık ve Kayserispor maçında oyundan çıkarken tepki aldı. Oyundan çıktı ve yedek kulübesine geldi, yanıma oturdu. Kale arkası tribün protesto ediyordu, “Yattara git buradan, artık bırak” diye. Yattara ile gece beraberdim, ben kendisini çok seviyorum, abiden öte benim için. Kendisinin morali çok bozuktu ve bana söylediği şey şuydu: “Ben bu takım için, ben bu şehir için neler yaptım. Ben bu insanların yüzünü çok güldürdüm. Şimdi niye böyle?” Bence bu sözler tamamen yeterli Yattara’nın ne kadar Trabzonlu ve Trabzonsporlu olduğunun görülmesi için. Belki de bazı Trabzonlulardan Trabzonspor’u daha iyi anlayabiliyordur ve daha iyi Trabzonlu’dur. O kadar açık ve net, kesinlikle.
“Takımda Trabzonlu Bir Abi Olsa Protestoyu Durdururdu”
Yattara’ya tepki gösterenler Trabzonlular. Sen de bir Trabzonlu olarak gösterilen tepkiler hakkında ne düşünüyorsun?
Biraz önce de demek istediğim buydu. Geçen sene Hüseyin Cimşir abimiz bu konuda bize çok yardımcı olurdu. Öyle veya o tipten bir Trabzonlu abimiz olsaydı, belki de tribüne dur işareti yapacaktık ve duracaklardı, bizi dinleyeceklerdi. Ama ben orada tek başımaydım, ben bunu yapamadım. Belki de o protestoyu o an önleyebilirdik. Biraz önce demek istediğim konu bu işte.
“Sürekli Oynayabilmek Çok Önemli”
Geçen seneki Barış’la bu seneki Barış arasında ne fark var? Mutlaka her geçen hafta daha fazla tecrübe kazanmışsındır ama oynayıp oynamamaya baktığımız zaman oradaki istatistikler farklılık gösteriyor. Belki insanlara bu sözler biraz klasik gibi geliyor ama bir futbolcunun kesinlikle, genç de olsa çok tecrübeli de olsa, ne olursa olsun oynamaya ihtiyacı var. Çünkü sürekli oynasanız, oynama sürekliliği kazandığınız için gol pozisyonunu değerlendirebilirsiniz. Ama oynamadığınız zaman, pozisyona girdiğinizde şaşırabiliyorsunuz. Ben geçen sene lige iyi başlamıştım. Bu sene de çok iyi başladım ama geçen sene gibi devamını getiremedim. Yattara’nın da sakatlanması büyük rol oynuyor, kimse sakatlık istemez ama birazcık benim önümü açmış oluyor. Çok iyi başladım, hazırlık maçlarında çok iyi oynadım, goller attırdım. Lige de aslında iyi girdiğimi düşünüyorum. UEFA Kupası ilk deneyimimi yaşadım ve gayet iyi şekildeydi. Ardından Bursa maçında da çok iyiydi. Ama hocamızın taktiğiyle belli bir dönem oynamadım. Pes etmiyorum. Yaşım daha genç. Neden genç yaşta başarmayayım ki? Düşünsenize insan 17-18 yaşında A takıma çıkıyor, bu yaşta başarmak varken, benim daha 1 senem var, daha 2 senem var gibi ileri tarih sürerse illa ki bir düşüş yaşayacaktır. Şu an röportaj yaptığımız bu güzel yerlerin bile tadını başka yerlerde çıkartamayacaktır.
Sezon başında şans buldum diyorsun. Şansı iyi kullanıp kullanamak mı yoksa sadece hocanın tercih meselesi mi? Özeleştiri yaptığın zaman ne çıkıyor ortaya?
Özeleştiri yaptığım zaman, aslında hayatta kendimi övmeyi benimsemeyen bir insanım. Büyüklerimden bunu öğreniyorum. Touluse maçında ki, ilk kez böyle bir heyecan yaşadım, çok iyi oynadığımı düşünüyorum. Bursa maçında iyi oynadığımı düşünüyorum ama sonrasında hocanın diğer takımların durumuna göre yaptığı bir tercih var. Ben tercih meselesi olarak düşünüyorum. Saygı duyuyorum. Kesinlikle beni düşünmüyor diye birşey düşünmüyorum. Tabii ki beni düşünüyordur çünkü benimle konuşuyor, bana güvendiğini, benim yeteneklerm sayesinde bana forma verdiğini söylüyor. Ben de bekliyorum, çalışmamı asla aksatmıyorum.
“İlk 2’yi Zorlayacağız!”
Puan sıralamasındaki yeriniz ve takımın performansı için ne düşünüyorsun?
Takımımız kesinlikle Türkiye’nin en kaliteli 3-4 takımından biri. Biz aslında bu sonuçları biraz da konsantre eksikliğine bağlıyoruz. Şehirdeki baskı da çok önemli burada. Geçen sene yenildiğimiz maçtan sonra bizi alkışlıyorlardı. Ama bu sefer maçın başlarında gelen ıslıklamalar, protestolar bizi çok etkiledi. Ama şunu demek istiyorum: Ligin ilk yarısında kalan bütün maçları kazanacağımıza ve şampiyon olmasak bile ilk 2’yi zorlayacağımıza inanıyorum. Kaybettiğimiz puanlar var ama bu bizim için hiç önemli değil, biz kendimizi biliyoruz. Biz istersek, kendimiz için, hiç kimse için değil kendimiz için bunu başarabileceğimizi biliyoruz.
İlk 2 diyorsun.
Kesinlikle.
Şu ana kadar Trabzonda konuştuğum kişiler içerisinde en iddialı söylemi sen dile getirdin Barış.
Çünkü ben herkesle konuşurum. Takımda bütün abilerimi biliyorum. Mesela biz Galatasaray maçında çok kötü goller yedik, bu bir gerçek. Ama ben Egemen Korkmaz’ın, Giray Kaçar’ın ne kadar kaliteli futbolcu olduğunu biliyorum. Çünkü onlarla içiçeyiz. Bunu başka kimse bilmiyor. Bunu ancak yaşayan bilir. Ben iddialıyım, zaten büyüklerimden, abilerimden duyduğum şeyleri paylaşıyorum. Hiçbir zaman ayrımcılık yok. Onlar ne diyorsa biz de aynı düşünceleri kafamızda kuruyoruz.
“Broos'a Zaman Verilmeli”
Yöre insanının aceleciliğini ve acımasızlığını biliyorsun. Camianın eleştiri oklarına hedef olan isim bu sene de Broos. “İstifa etsin, gitsin, bu takımın hocası değil” gibi birçok söylem var. Bunun karşısında “İyi hoca, şans verilsin” diyenler de var. Bunları nasıl karşılıyorsun?
Bu ikinci söyledğinzi söyleyenler, kesinlikle, futbolu iyi bilenlerdir. Çünkü Hugo Bross, bu takımı ilk 2’ye oynatacak bir teknik direktör. Futbolculukta ve antrenörlükte yaşadığı çok büyük başarılar var. Neden Trabzonspor’da olmasın ki? İdmanlarda hocaları gözlemleriz, gözlemlerimize göre biz çok rahatız, biz yorulduğumuz zaman kesmeyi biliyor, idman programı çok iyi, taktiksel yönde bize çok iyi şeyler öğretiyor, biz ondan çok şey kazanıyoruz. Bence kesinlikle zaman tanınması lazım. Hoca kafasındaki şablonu bu takıma yerleştirdiği zaman çok daha hızlı bir şekilde yükselişe geçeceğiz.