Kaldığımız yerden yolumuza devam ediyoruz. Atasu Baraj gölünün ihtişamını gördükten sonra tekrar vadiye indik. Oradan yolumuzu bularak Şimşirli vadisinden Kuştul Manastırına doğru yol olmaya başladık. Oldum olası çok severim bu vadinin gizemini. Sessizliğin ve sakinliğin zirve yaptığı bir yerdir. İnsana biraz huzur biraz ürperti verir. Ama müthiş dinlendirir. Her zamanki seyrinde akan dere ve üzerindeki mini tarihi kemer köprü vadinin albenisini artırır.
Bu dinleti üzerinde Kuştul Manastırı’nın altına ulaştık. Makus talihini bir türlü yenemeyen Kuştul Manastırı ve çevresinde değişen bir şey yoktu. En son Ağustos ayında ziyaretine gelen Fener Rum Patriği Bartholomeos’un dönüşünde yolunu kaybetmesiyle yansımıştı haber bültenlerine de sessiz ününe ün katmıştı.
Bizde hani dedik belki bundan sonra bir şeyler değişmiştir. Nerde ! Aksine ulaşımı daha zorlaştı. Bırakın yabancıları bizim insanımızın bile bir çırpıda yolunu bulup gitmesi bile zor. Hep yazdık gene yazalım. Şimdi Atasu Baraj gölünün o güzelliğini geçip Kuştul’a gitmek gezilere daha büyük renk katar. Ama adres sormaktan yorulur insan. Şu yön tabelaları büyük yatırım gerektiren icatlar olmazsa gerek.
Her yıl bir milyona yakın yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiği Dünyaca ünlü Manastırı’nın şifresi beyaz perdede Temel tarafından çözüldü. Şimdi soruyoruz Kuştul Manastırı’nın en azından yolunun şifresi kim tarafından ne zaman çözülecek..?