PKK ve KCK ile devletin yaptığı toplantılar, görüşmeler canımı çok sıkmıştı.
Devlet, terör örgütüyle kapalı kapılar ardında görüşmeler, pazarlıklar yapmamalıydı. Hele de bunu en üst düzey istihbarat görevlilerinin yapması, anlaşılması zor bir durumdu. Aslında belki de gereken yapılıyordu ama daha önce gereken yapılmadığı, teröristbaşı asılmadığı için bu garip karşılanıyordu.
O garipti de şimdiki garip değil miydi? “Özel Yetkili Cumhuriyet Savcıları” Başbakanlığa direkt bağlı olan MİT Müsteşarını ifadeye çağırdı. Şimdi, sadece ve sadece Başbakana karşı sorumlu olan MİT Müsteşarı Hakan Fidan, ifade vermeye gidecek mi gitmeyecek mi? Türkiye 2 gündür bunu konuşuyor. Ülkenin gemisi tehlikeli sulara doğru gidiyor. Başta “özel yetkili savcılar” bazı kesimlerini gönlünü okşayan icraatlar, tutuklamalar yaptığı için alkışlanıyordu ama şimdi “acaba yetkileri çok mu fazla oldu, kantarın topuzu çok mu kaçtı” diye kara kara düşünülüyor.
2937 sayılı Kanunun 7. Maddesi, “MİT Müsteşarı, kanunla verilen görevlerini yerine getirmesinden Başbakana karşı sorumlu olup, Başbakanın dışında herhangi bir kişi veya makama karşı sorumlu tutulamaz.” der.Geçen Çarşamba gününden beri yapılanın içinde Başbakanın yeri neresi?
Bu maddeden anladığımız, Başbakan izin vermezse MİT Müsteşarını kimse ifadeye çağıramaz. Fakat, özel yetkili savcılık ısrar ediyor. İlle de gelsin diyor. Bunun için Ankara Cumhuriyet Savcılığına talimat gönderilmiş. Bu arada çok yeni bir gelişme olarak bazı MİT görevlilerinin tutuklanması kararı çıkarıldı.Yukarda zikrettiğim MİT Kanununun 26’ncı maddesine göre MİT mensuplarının görevlerini yaparken, görevin niteliğinden doğan veya görevin ifası sırasında işledikleri iddia olunan suçlardan ötürü haklarında cezai takibat yapılması, Başbakanın iznine bağlıdır. Denildiği halde yine Başbakana soran yok.Başbakan’ın tavrı şimdilik net değil. Çünkü bu olağandışı bir gelişme. Doğrusu beklenmiyordu. Kimse beklemiyordu, Başbakan ise hiç beklemiyordu. Belki hedef buydu. Beklenmedik bir anda gol atmak.
Dün, Gerçek Gündem’de Barış Yarkadaş, şu satırları kaleme aldı.
“Savcı, Hakan Fidan'a Oslo'da yapıldığı iddia edilen görüşmeleri ve ardından yaşanan gelişmeleri sorduğu taktirde, Fidan'ın hangi cevabı vereceğini bilmiyoruz... Doğrusu, Fidan'ın ifadeye gidip gitmeyeceğini de... Fidan ifade vermeye gittiği taktirde, "Ben o görüşmeleri devlet kararıyla yaptım, Sayın Başbakan ve Sayın Cumhurbaşkanı'nın emriyle oraya gittim" derse, seyredin şamatayı... İşte o an; savcının yapacağı yorum, Başbakan ile Genelkurmay yetkililerini de hedefe oturtur... Başbakan da her an bir fezlekeyle karşı karşıya kalabilir... Bu; Fidan'ın yanı sıra Başbakan Erdoğan'ın da ifadeye çağrılabileceği ihtimali anlamına geliyor...”
Kim ne derse desin, Başbakanın hastalığından bu yana bir dizi gelişme oluyor ve biz bunları kale almıyoruz. Tıpkı Ecevit’in hastalığında olduğu gibi.
Yazacak daha çok konu var ama dedim ya tehlikeli sulardayız.
Hasılı, bu pilav daha çok su kaldırır…