Trabzon'un artık 4 büyüğü var!
Karadeniz Teknik Üniversitesi Beden Eğitimi Bölüm Başkanı Engin Erşen Kolbastı'yı anlattı.
Karadeniz Teknik Üniversitesi Beden Eğitimi Bölüm Başkanı olan Engin Erşen, 2007 yılında 1. Karadeniz Oyunları için hazırlamış olduğu KOLBASTI oyunu ile dillere destan görüntüler yaşatmıştı. Bugün de o güzel görün tülere renk katmaya devam ediyor.
KOLBASTI bırakın Trabzon'u-Türkiye'yi, Dünyayı sardı. Bu büyük başarıya, büyük bir gayretle koşan Kolbastı ekibi Hocamız Engin Erşen'e KOLBASTI ile ilgili merak edilen her şeyi sorduk.
Erşen, Kolbastının doğuşundan bugününe kadar her şeyini anlattı. Biz sorduk o cevapladı. İşte o duayenin ağzından KOLBASTI…
"...gurbetçi gençler aracılığıyla yeni bir sinerji yeni bir renk katarak, farklı adımlamalarla ve rock ve break dansı figürleri ile Hop- Tek ortaya çıkmıştır. Kısacası Kolbastı=Hop Tek eşanlamlıdır. Hatta Faroz kesmesi de bu isimlerden bir tanesidir. Faroz Kesmesi Kolbastıya orijin oluyor"
|
|
Kolbastı mı Hop Tek mi?
Bilindiği gibi kolbastı çok basit bir kelime, kol-bas ama kolbastının orijinine bakıldığında 19. Yüzyılda Karadeniz'de oynanan bir oyun var. 19. Yüzyılda oynanan oyuna kol havaları deniliyor. 18. Yüzyılın ortalarına doğru oynanan oyuna da Anadolu oyunu hatta Anadolu çiftetellisi deniliyordu. Trabzon'dan başlayıp da ta Samsun'a kadar giden bölgede oynanan oyunlara kol havaları, oturak havaları deniliyor. Kolbastı termoloji olarak birçok, yakın anlam taşıyor, ikinci anlamı ise kolculardır, bu da kollu kuvvetli anlamında kullanılır, bir de kolağası vardır. Dansın formunda gelirken Kolağası, kolcu ve kolbastı. Kolbastının aslı kol havalarından geliyor. Eskiler de ananelerimiz, babanelerimizin kına gecelerinde Anadolu çiftetellisi oynarlardı. Özellikle Trabzon'da oynanan oyuna da kol havası derlerdi. Hop Tek'e gelince, Hop Tek 1990'lı yıllarda gurbetçi gençler tarafından gündeme getirildi. Çünkü gurbetçi gençler aracılığıyla yeni bir sinerji yeni bir renk katarak, farklı adımlamalarla ve rock ve break dansı figürleri ile Hop- Tek ortaya çıkmıştır. Kısacası Kolbastı=Hop Tek eşanlamlıdır. Hatta Faroz kesmesi de bu isimlerden bir tanesidir. Faroz Kesmesi Kolbastıya orijin oluyor.
Kolbastı nasıl doğdu?
Kolbastının tam olarak nerede nasıl doğduğu tam olarak bilinmiyor. Biliniyor aslında ama kesin bir şey söylememek gerekiyor. Kolbastının yaklaşımına baktığınız zaman 5.yüzyıla kadar gidiyorsunuz. Türklerin Müslüman olmadan önceki zaman, Şamanizm zamanına kadar iniyorsunuz. İlk hareket oradan geliyor. Bu ilk hareket, yüksekte uçan bir kuşun pike yaparak kanat ve gövde hareketleridir. Kolbastının ilk hareketi kanaviçe gibi işlenmiştir. 18. Yüzyılın ortalarında ise kolağası ile ilgili bir figür geliyor. Kolağası ağır bir rütbedir.
Atatürk'te bir kolağasıdır. Sağda ise binbaşı, solda ise yüzbaşı. Bu askeri hareketliliklerde moral günleri veriyorlardı. Moral günlerinde ne olur? Oyun oynanır ama özellikle disiplin suçunu işleyen erler varsa oyun ortamına atarmışlar bunları. Doğaçlama da biraz oradan geliyor. Osmanlı tokatı derler. Hepimiz tarihsel olarak Osmanlı tokatı nedir biliriz ama nedir nasıldır bilmeyiz. Bu hareketlerdir kolbastının içindekiler.
19. Yüzyıla baktığımızda Trabzon'da oynanan bir kol havası var. Özellikle Trabzon'da oynanan kol havasına biraz daha ananelerimizin Anadolu oyun havası tekniklerine benzeyen, biraz da ağır ağabeylerin oynadığı bir oyun. Tam bu noktada Faroz ortaya giriyor. 1930'lu yıllarda Trabzon Kolbastısının adımlama tekniği ile kendi donanımını harmanlayarak ortaya yepyeni bir doku çıkardı. İşte buna Faroz Kesmesi denir. Özelliği de kalçadan çok kıvrak adım basmalarıdır. Farozlular oynarken kalçadaki hareketlilik önemlidir. Faroz eski geleneğin güncelleşmiş hali oluyor. Bir tarafı klasik versiyonu ama diğeri güncelleşen Faroz.
2007 bir olay oldu. Bu olay dansın yeni ufuklarının aralanmasıdır. Buna vesile olan da 1. Karadeniz Oyunlarıdır. 1. Karadeniz Oyunlarında hazırlamış olduğumuz koreografi Trabzon'dan başlayan bir akımı başlattı. Dalga dalga Türkiye'yi sallayan bir rüzgara dönüştü. Yeni bir hava yeni bir sinerji geldi. Hiç unutmam Korhan Abay Karadeniz oyunlarının sunucusuydu. Biz dansı bitirdiğimiz zaman Korhan Abay şöyle bir durdu ve “Korkarım ki bu dans yakın gelecekte bütün dünyayı sarsan bir moda akımına dönerse hiç şaşmamalı, Yaşasın Hop Tek” dedi. Korhan Abay o günlerde bu ışığı gördü.
"...Dalga dalga Türkiye'yi sallayan bir rüzgara dönüştü. Yeni bir hava yeni bir sinerji geldi. Hiç unutmam Korhan Abay Karadeniz oyunlarının sunucusuydu. Biz dansı bitirdiğimiz zaman Korhan Abay şöyle bir durdu ve “Korkarım ki bu dans yakın gelecekte bütün dünyayı sarsan bir moda akımına dönerse hiç şaşmamalı, Yaşasın Hop Tek” dedi. Korhan Abay o günlerde bu ışığı gördü"
|
|
Kolbastı çok fazla tartışılıyor son günlerde. Trabzonlular bizim, Giresunlular bizim hatta Adnan Şenses de Romanların oyunudur dedi. Kolbastı nerenin oyunu?
Peki bu konuşanlar 2,5 sene önce neredeydiler. 1930'lu yılların coğrafyasına bakıldığı zaman Giresun diye bir şey yok! Bunu Giresun yok diye demiyorum. O zamanın coğrafyasına bakıldığında Giresun Trabzon'un bir kazası Giresun, Bulancak, Görele…diye devam ediyor. 30 yıllarda Kolbastının ilk orijinin türküsü “Yaylanın çimenine kuzu yayılır kuzu” o devirde “Dere boyu kavaklar”dır. Bu zaten bu yörenin türküsüdür. Bu müzik evrenseldir diye kabul ediyoruz. Ama Trabzon orijinidir. Hangi müzikle oynarsanız oynayın önemli olan Kolbastının özünde olan figürleri sergilesin yeter. Faroz bu geleneğin başlangıç noktasıdır. Biz ne yaptık dansın ruhunda var olan karışımlarını ortaya çıkardık.
Biz Karadeniz oyunlarında ne yaptık? Bu dansın ruhunu Sokağın kıyısından, ortasından özenle bir araya topladık. Karadeniz'in bütün güzelliğini enstrümanlarının üzerine taşıdık. Sonra bu dansın kökünde, özünde olanlara renk katmaya çalıştık. Balık mesela eksene horizantal yüzer. Bir de ne yapar sırt üstü yatar dalgalı yapar. Bunlar Karadeniz oyunlarına kadar dansın dokusunda yoktu. Kertenkele ne yapar? Hasmından kurtulmak için kuyruğunu bırakır sonra kaçar. Kertenkelenin çalımına bakın. Biz bunları kattık ve dans inanılmaz bir güzellik kazandı. Biz bir çok figürü Karadenizli balıkçılardan, hayvanlardan, insanlardan aldık. Kolbastı denildiği zaman tutkunun enerjinin dansıdır. Bu dans 60'lı yıllara geldiği zaman önce bayanlar kendi aralarında, düğünlerde erkekler ise kendi aralarında oynarlardı.
Eskiden bayanlar kendi aralarında oynarken erkeklerde onları izlerlerdi. 60'lı yıllardan sonra başlandı kızlı-erkekli oynanmaya. Kolbastı erkekle kızı sarıp sarmalayan bir dans. Onlara beden dilini sevdiren bir dans oldu. Öyle bir zaman geldi ki bu dans maço dansı oldu. Bence Kolbastı Bayanlara daha çok yakışıyor. Kolbastı bayanlarda kendini sevdiriyor, büyülü bir dans. Ama önemli olan özündeki o karışımlara dikkat edilmesidir.
Hrant Dink'in öldürülmesi olayı ile Trabzon çok zedelenen bir şehir olmuştu. Trabzonluların oynadığı Kolbastıya ise “serseri oyunu” denildi. Kolbastı serseri oyunu mu?
Trabzon şehir olarak her zaman bir marka olmayı bilmiştir ve ilke edinmiştir. Gençler bunalımda ve kendilerini ifade etmek istiyorlar. Bu dans da çok çılgın bir dans. Öyle bir oldu ki insanlar kendilerini özgür bıraktı. O zaman belki dansta küçük aşırılıklar olmuştur. Oyunun dozunu iyi ayarlamak lazım. Gençler kendilerini bu dansla ifade etmeye başlamışlardır. Delikanlılar başladılar dansla birlikte konuşmaya, racon kesmeye… bu dans çok farklı. Hakikaten serseri dansı. Çünkü çok çılgın bir dans. Ama insanlar Karadeniz Oyunlarından sonra bu dansa saygı duymak zorunda kaldılar. Burun kıvıranlar bu dansın yanına geldikten sonra utandılar. Bugün Hollanda'da genç kızlar Kolbastı oynuyor. Fatih Altaylı'nın bir sözü vardı. “Yerelden Ulusal çıkmaz, Yerelden Ulusal çıkaramazsınız, yerel yereldir” demişti. Biz yerel bir danstan uluslar arası bir dans çıkardık. Kolbastı belki de Karadeniz'in bir hareketidir. Biz Kolbastı ile Trabzon'un gündeme kötü lanse edilmesini de yıkmışızdır.
Kolbastının belli figürleri var mıdır, yoksa halk arasında denildiği gibi içinden geldiği gibi oynamak mıdır?
Kolbastıda öncelikle tutku vardır. Tutku nedir, karşı cinse kendini göstermedir. Karşısındakine hava atacaktır ama biz bu dansı folklorik bir hale getirdik. Dansın uluslar arası bir standardı olması lazım. Dansı adımlama teknikleri belli ölçüler içerisinde olması lazım. Kolbastı diyor ki “Bırak beni özgür olayım”. Burada eleştiri alıyoruz ama bu dansın da ölçüleri vardır. Biz oyuna başladığımızda artık oyuna kendimizi kaptırıyoruz ve ben ekibime bireyselliğinizi kullanın diyorum. Günümüzdeki yaşanılan artistik hareketleri dansın içine katmak ayrı bir güzellik katıyor.
"...Kolbastı diyor ki “Bırak beni özgür olayım”. Burada eleştiri alıyoruz ama bu dansın da ölçüleri vardır. Biz oyuna başladığımızda artık oyuna kendimizi kaptırıyoruz ve ben ekibime bireyselliğinizi kullanın diyorum..."
|
|
Kolbastı niye bu kadar çok seviliyor?
Biz Karadenizlilerde bir şey vardır. Örneğin ilk suya giren bir Karadeniz çocuğu yüzme bilmez ama suya girdiği zaman yüzme hareketlerini sergileyebilir. Bu deniz atlarının dansıdır. Biz insanların damarlarındakini keşfettik. Bu dans Trabzon'un damarlarından çıkmıştır. Bu dansın sevilmesinin nedeni ruhudur. Sarıp sarmalıyor insanı, bir baş kaldırış var Kolbastıda.
O dik duruşta bile bir özgürlük var. biz Kolbastının yeni rengi, ruhu nedir onları ortaya çıkardık. Çok samimi söylüyorum, Karadeniz Oyunları ve bizim koordinasyonumuz olmasaydı Kolbastı Değirmendere'yi öteye geçemezdi.Bizimle birlikte kolbastıya yeni bir sinerji, yeni bir ruh, yeni bir renk geldi, yeni bir ufuk açıldı. Açıldığı gibi dans başladı fırlamaya! Karadeniz'in inanılmaz dekoru, enstrümanları, yaşantısına dans girdiği zaman Kolbastı başlıyor.
Görürsünüz çok yakın bir zaman içinde Kolbastı dünya dansı olacak. Bir Salsa, Vals, Tango gibi herkes bilecek. Kolbastı dünyanın önde gelen danslarının adımlamalarına çok benziyor. Bu dans dünyaya çok uygun bir dans. Bu dans arka sokaklardan veya Alaattin'in lambasından da çıkmadı. Demek ki bu dans bizim. Trabzon'un ortak yatırımının eseridir.
Faroz bu dansın kumsalında doğmuştur. 70'li yıllarda efsane futbolcuların yetiştiği Ali Kemaller, Bombacı Hamiler… Faroz'da iki çocuk bir araya geldiği zaman şöyle derler: “Tanıyor musun sen Ali Kemal'i nasıl çalım atıyor dimi?” aynı böyle derler. Ben de Kolbastıda bunları kullandım. Önemli olan dansın tutkusuna kapılmaktır. 2009 yılı bu dansın özgürlük yılı oldu. Bir organizasyonda polis dahi görevini bırakıp gelip Kolbastı oynuyor. Kolbastı yaşam biçimi oldu. Gündeme çok fazla geliyor, tartışmaya çok açık bir oyun. Herkes kolbastıdan nemalanmak istiyor. Fakat bir başarı varsa bir de bedel vardır.
Bedel derken?
Herkes Kolbastıya, Kimliğine sahip çıkmak istiyor. Bu dansı ilk seslendiren eski Gençlik ve Spor Genel Müdürü Mehmet Atalay'dır. Ben dansı hazırladım ama dansın görevini hocam belirledi. Bu dans ilk defa 2007'de Karadeniz Oyunları için akredite edildi. Kalitesi artık uluslar arası arenaya çıkabilir. Karadeniz Oyunları CD'sini izlediğim zaman şimdi oynadığımız oyunla arasında % 500 fark var.
2007 öncesi dışarı ki illerden birisi kolbastı oynayan birini gördüğünde “bu nasıl bir oyun, deli gibi oynuyorlar” diyorlar. Şimdi ise büyük bir hayranlıkla izleniyor!
Kolbastı oynayan birini gören ilk önce çarpılıyor. Bana Beyazıt Öztürk dedi ki “Hocam bu kadar hareketlilik olur mu?” dedi. Öyle zaman oluyor ki dakikada 250-260 adım basıyoruz. Dünyanın en hızlı, en enerjili oyunu. Bu dans sadece oynayanın değil, izleyenin de kanını kaynatıyor. Benim hayatım Kolbastı ile başlıyor. Uzun yıllardır bu işle uğraşıyorum.
"...Çağımızın hastalığı olan anti depresana bire bir. Oynarken ferahlıyorsunuz, rahatlıyorsunuz. Ben oynadığım zaman kendimden geçiyorum. Durduğunuz zaman dönüyorsunuz yine aynı yaşama. Bu dans sadece psikoloji için değil, bayanların kilo sorunu içinde çok faydalı bir dans..."
|
|
Türkiye'nin ünlü psikologlarından biri “Kolbastı insan psikolojisi için çok iyi bir ilaçtır” dedi. Kolbastı insan psikolojisini nasıl etkiliyor?
Kesinlikle çok doğru söylüyor. Çağımızın hastalığı olan anti depresana bire bir. Oynarken ferahlıyorsunuz, rahatlıyorsunuz. Ben oynadığım zaman kendimden geçiyorum. Durduğunuz zaman dönüyorsunuz yine aynı yaşama. Bu dans sadece psikoloji için değil, bayanların kilo sorunu içinde çok faydalı bir dans. Muhakkak Kolbastı da durulacaktır ama özünde var olanları ortaya koymak gerekir. 1970'ler de İsmail Yazıcıoğlu ile başlayan Fuat Sakalar, rahmetli Erkan Ocaklılar, son kaptanlar bunlar yeni yorumlar getirdiler. Hıncal Uluç da artık söylüyor “Sanırım bundan sonra artık batı tarzında bir müzikle bütünleşirse daha da büyüyecektir” ben de böyle düşünüyorum. Bazen oynuyoruz müzik arkamızda kalıyor. Karadeniz oyunlarına başladığımızda müzik önde gidiyordu, şimdi ise müzik arkamızdan geliyor. Dans=hız.
Eskiden Trabzon denilince akla horon gelirdi şimdi ise Kolbastı! Bu durumdan horon ekipleri şikayetçi, Kolbastı Horonu geçer mi?
Ankara'da Trabzon günlerine katıldık. Gelip bana şunu söylediler “Hocam n'olursunuz bu kadar öne çıkmanız iyi olmuyor” dedi. Tamam, horon bizim milli oyunumuz ama bizim iki milli oyunumuz var. Biri horon diğeri ise Kolbastı. Kolbastıya baktığınız zaman horon biraz daha resmi. Kolbastının daha çok açılımı var. Horon çok imkansız bir oyun. Yunanistanlılar bu oyunu gördüğü zaman sordular “Bu Anadolu'da mı oynanıyor” hayır dedim Trabzon'un. Bu nedenle biz bu oyunun patentini Karadeniz Uşakları adı altında aldık. Aslında haklarımı kullanmak istiyorum. İşte internette yazıyor şuraya tıkla kolbastı indir. Bunları engellemek lazım ama biz tüm dünyaya yayılsın diye bir şey yapmak istemiyoruz. Yine de haklarımızı kullanmamız gerektiğine inanıyorum.
Trabzonspor galibiyetlerinden sonra Kolbastısız olmuyor. En önemlisi gelen yabancı oyuncuların da kolbastyaı alışması çok ilginç. Futbolculara özel ders mi veriliyor?
Onlar bana proje getirdi. Kolbastı popüler olmaya başladı, bizde sahip çıkmak istiyoruz” denildi. Ben 5 farklı animasyon hazırladım onlara. Gollerden sonra sevinç için bunları izlesinler diye. Trabzonspor buna bir renk getirdi. O da Trabzonspor'a bir ivme kazandırdı. Budapeşte'de en çok tıklanan Trabzonspor'un Kolbastı oynaması oldu. Bu da hem enteresan hem de tuhaf geliyor. Bu dans çok önemli. kalkıyorsunuz içinizdekini yansıtıyorsunuz.
Tango, Vals, Salsa dünya çapında bilinen danslar. Kolbastıda bu zirveye ulaşır mı?
Oldu gibi. Zirveye doğru gidiyoruz. Türkiye'nin yeni çıkışı bu artık. Başladık bu heyecana. Biz bu oyunu Batıda oynasak bütün bayanlar bayılır. Niye? Çünkü dansın doğası kıvrak. Hiç kuşkum yok ki bu dans yakın gelecekte olması gereken yerde olacaktır. Şimdiden bu kadar yazarların bile konusu olduysa Kolbastı hak ettiği yeri alacaktır.
Peki korkunuz var mı? Bizim Milletimiz bir şeyi çok gördüğünde, duyduğunda belli bir süre sonra “Aman hep aynı şeyler yeter” der mi?
Kolbastı Türkiye'nin güzel bir baş kaldırışıdır. Çocuklar bir araya gelince telefonundan açıyor “dere boyu kavaklar” başlıyorlar oynamaya. Her yerde rahatlıkla oynanan bir dans. Türk insanı kıvraklığa yatkındır ve bunu keşfetti. Bu dans yeni bir olimpizm yarattı. Trabzon'dan yeni bir akım başlattık. Bu Trabzon adına çok önemli bir şey. İngiltere'de 7 yıl master yaptım. Siz orada böyle bir şey yapsanız, sizin heykelinizi dikerler. Bu dans Trabzon insanının karakteridir.
Kolbastı oynamanın belli bir yaşı var mı?
Gösteriye çıkacaksan 26-27'ye kadar tamam ama herkes zaten oynayabiliyor. Öğrenmek isteyen çok bayan var. Kurslar açmayı planlıyoruz.
"...Başlık şöyle “Karadeniz'in inanılmaz çılgın dansı”. Ulusal ve Yerel değerler adı altında bunu Güzel sanatlara taşıyıp, orada tartışmak lazım. Daha sonra bir kitap haline getireceğiz. Kitabında ismini söylüyorum “RÜYALARIMIZ YAŞIYOR, BİLİNEN ADRESLERİMİZDE KOLBASTI"
|
|
Kolbastı ile ilgili rahatsız olduğunuz bir şey var mı?
Evet rahatsızım. Çünkü özünün korunmasını istiyorum. Özünü de bu oyunu icra eden insanlar koruyacak. Bu dansın içine önceleri çok şeyler katılmış. Mesela bayan erkeği tutuyor ve tokat atma sahneleri… böyle bir şey yok. Dansın içerisine yakışıksız hareketler koymaya başladılar. Bu konuda sıkıntımız var.
Faroz bu konuda duyarlı, dokusunu bozmamaya çalışıyor. Unutulmaması gereken bir şey var. Yeni ufuklar getirdik derken ilk defa ağı biz kullandık. Enstrümanlar… bu da dansın felsefesi oldu. Bir dansta felsefe olmazsa dans olmaz. Bu mirası tanıtmak gerekiyor. Benim amacım ilk önce Türk Üniversitelerine. Bir çok üniversiteden isteniyoruz, buralara gidip dansımızı tanıtmak istiyoruz. Hacettepe Üniversitesi ile yeni bir sempozyuma giriyoruz. Yerel kültür olarak geçirmek istiyorum bunu. Başlık şöyle “Karadeniz'in inanılmaz çılgın dansı”. Ulusal ve Yerel değerler adı altında bunu Güzel sanatlara taşıyıp, orada tartışmak lazım. Daha sonra bir kitap haline getireceğiz. Kitabında ismini söylüyorum “RÜYALARIMIZ YAŞIYOR, BİLİNEN ADRESLERİMİZDE KOLBASTI”
Çünkü rüya gibi bir dans. Bu dans Trabzon'un bayrağıdır. Biz bu dansa yeni bir boyut getirdik. Yoksa bu sizin bizim dansımızdır. Hiçbir dans da bizi bu kadar iyi ifade edemez. Çılgın bir dans, dilediğin gibi oyna.
Karadeniz Teknik Üniversitesi(KTÜ) bu dansa sahip çıktı. Bende bunu bir proje haline getirdim. Bu proje de KTÜ Yerel dans KOLBASTI adı altında. Bu projeye sahip çıkmak istiyoruz. Çünkü Üniversitemizin en önemli projelerinden bir tanesidir. Bu projenin korunması, geleceğe taşınması ve özünün korunmasını istiyorum. Ben bu dans için ölürüm. Trabzon'un kimliği için çok iyi oldu. Sığındığı güzel bir liman Kolbastı. Gençlere de yeni bir imaj verdi. Yaşanan kötü olaylardan sonra Kolbastı Trabzon için tertemiz bir sayfa açtı Trabzon'un artık 4 büyüğü oldu.
Karadeniz Teknik Üniversitesi, Trabzonspor, Horon ve Kolbastı.
Röportaj: Hande ALEMDAR