Bu gün sizinle gündeme bomba gibi düşürülen büyük(!) meselelerden değil, her gün kulağımızın dibinde vızıldayan “seslerden”ve gözümüze gözümüze batırılan “beton yığınlarının” marifetinden bahsedeceğim…
İnanın bana o bombalardan(!) daha sinir bozucu ve can acıtıcıdır bu vızıltılar… Ve de sorumlu olanlar kadar suçluyuz, çünkü sorumsuzluğumuzun bedelidir ödediklerimiz.
Konularımız; birilerinin ayrıntı-teferruat kabul ettiği Trafik, daha yapım aşamasında bile güven vermeyen, doğru konumlandırılmamış “TOKİ” evleri… bu ayrıntılar değil midir; “yaşam” denen bir bütünü oluştururlar!
Çoğu zaman mutlu olmak için küçücük bir ayrıntı yeter tamam da; es geçtiğimiz, teferruat diye önemsemediğimiz bir konu veya olay da değil midir ki, aynı zamanda felaketimize sebep olan?
İşte yine bir ‘es geçilen’ konu: Gözümüzün önünde devleşen; ‘dev’leştikçe de tehlikeli bir biçimde insanlarıyutan TOKİ.
TOKİ denince aklımıza ne geliyor?.. Yeteri kadar imkânı olmayan, düşük gelirli kimseleri konut sahibi yapmak adına yola çıkan, fakat şimdilerde İstanbul’da, Ankara’da 500-600 bin liralara ev satan, serbest piyasa ekonomisine aykırı olarak devletin direkt olarak piyasada aktif rol oynadığı, adeta müteahhitlik yaptığıbir sistem…
TOKİ, Türkiye Cumhuriyeti Çevre veŞehircilik Bakanlığı’na bağlı bir kurum… Bu bakanlık ise, 3 Mayıs 1920 tarihinde Bayındırlık Bakanlığı, 13 Ekim 1923 tarihinde İmar ve İskân Bakanlığıolarak hizmet verirken, 1983 yılında iki bakanlığın birleştirilmesi ile kurulmuş,29 Haziran 2011 tarihinde ise ismi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olarak değiştirilmiş olan ve böylece de, “müteahhitlik bakanlığı” sataşmalarından kurtarılması amaçlanan bir bakanlık.
Sayın Bakanımız Erdoğan; kentin yeşiline, dağına bayırına, o da yetmedi derenin yatağına hesapsızca ve çirkince betonları diktiğiniz TOKİ evleri insanlarımızı yutuyor. Adı ne olursa olsun,‘yaptığınız işi’ ne kadar savunursanız savunun, bugün Samsun’da sel, yarın başka yerde yel, bir başka yerde zelzele… İnsanlara yuva yaptığınızı iddia ediyorsunuz ama doğayı ve kenti çirkinleştirdiğiniz yetmediği gibi beton yığınları ile de insanları yuvasız bırakıyorsunuz.
Yoksa mevzubahis“AKPara” olunca vatandaş teferruat mı kalıyor sizce?..
Yaşamın ne olduğu ya da ne olmadığı değil midir aslında çözmemiz gereken? Bunun içinde inanın bana ,R.T.Erdoğan’a ihtiyacımız yok bizim… Yani biz, Leyla’sı(!) gibi: “Çözerse bu işi Erdoğan çözer” demiyoruz. Çünkü biz bir grup insan olarak, diğer insanların mutsuzluğuna neden olanlar veya olabilecekler için ciddi ciddi kafa yoranlardanız. Bizlere de , kimi zaman bir siyasi kimlik olarak, kimi zaman sivil toplum örgütü gönüllüsü, kimi zaman da sıradan vatandaş olarak rastlayabilirsiniz. Ve bilin ki bizim ismimize de öyle, “güç yanlısı, karnıtok gözü aç kesimlerde” rastlayamazsınız. Çünkü bizim gibiler: “Halka hizmet, Hakk’a ibadettir” düsturuyla; Allah rızası için çalışıp, ceplerine değil, insanına yatırım yapanlardandır.
İşte o bizlerden biri; Ankara gibi büyük bir metropolde Trafik keşmekeşine, sadece “bir korna sesi” kadar/cık tepki vererek es geçenlerin aksine; “Trafik akılsız yönetimlerin aynasıdır.”diyerek,18 yılda bitirilemeyen trafik çilesine hayır kampanyası başlatan, TEDBİRSİZ VE PLANSIZ BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ÇALIŞMALARINA tepki göstererek bu konuda, kamuoyunun dikkatini ve duyarlılığını artırma çabası içinde, yetkililere ‘kırmızı ışık yakarak’ ciddi bir sorumluluk üstlenen MHP Ankara İl Başkanı Fatih Çetinkaya” ve ekibine; bu bağlamda çok teşekkür etmeliyiz.
Onların, dikkat çektikleri konu sadece sürücünün mağduriyeti değil, kamuoyunu bu konuda sesli düşünmeye çağırmanın yanında, uzun kuyrukların ve kapalı yolların neden olduğu, uzun yolculuklar ve beklemeler sonucu taşıtların fazla yakıt sarf etmesiyle ortaya çıkan israf. Görünen o ki, buna kayıtsız kalan “Ankara imparatorluğu” yönetenleri için vatandaş ve “israf”,ufak bir ayrıntı olarak kalıyor!
Samsun’da canlarını yitiren vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına da baş sağlığıdiliyorum… Ayrıca 5 Temmuz 2009 da Çin’in; Doğu Türkistan’da Urumçi’de; kandaşımız ve dindaşımız olan binlerce Uygur Türkü’nü katledişinin ve soykırım girişiminin yıl dönümü… Unutmak tükenmektir!.. Unutmayacağız, unutturmayacağız, mekânları cennet olsun