Ulu Önder Atatürk'ün Trabzon'a ilk gelişinin 84. yıldönümü kutlandı. Valilik önünde Atatürk Anıtına çelenklerin konulmasıyla başlayan törenlerde Belediye Başkanı M. Volkan Canalioğlu günün anlam ve önemini belirten bir konuşma yaptı.

       Törende öğrenciler de günün anlam ve önemini belirten şiirler okudu. Okulların geçit töreni ile birlikte Atatürk koşusunda dereceye giren öğrencilere ödülleri verildi.

       Trabzon Belediye Başkanı M. Volkan Canalioğlu, törende yaptığı konuşmada şunları söyledi:

       "Bilindiği gibi Atatürk; ülkemizin düşman işgalinden kurutuluşunun kesin hamlesi olan Büyük Taarruz ve Dumlupınar Zaferi'nin 2. yıldönümü törenlerini gerçekleştirdikten sonra gemiyle Karadeniz'e açılmış ve başka bir yere uğramadan 15 Eylül 1924 günü Trabzonlularla buluşmuştur.

       Türk milletinin tarih sahnesinden silinmek istendiği bir süreci tersine çeviren Mustafa Kemal ve milletiyle birlikte onun eseri olan Büyük Taarruz'un 86. yıldönümünü de 30 Ağustos tarihinde millet olarak heyecan ve gururla kutladık. Mustafa Kemal Atatürk, ilk ziyaretinde Trabzon halkına yaptığı konuşmada; Sakarya Savaşı başta olmak üzere Milli Mücadele döneminde Trabzonluların inkar edilemez katkılarını en veciz şu sözlerle vurgulamıştır:

       Arkadaşlar…

       Beş sene evvel ilk defa Samsun'a ayak bastığım zaman bana kuvvet-i kalp veren vatandaşlarımın ilk safında Trabzonluların bulunduğunu asla unutmayacağım. Sakarya melhame-i kübrâsına Üçüncü Fırka ile yetişen Trabzon evlatlarının meydân-ı muharebede gösterdikleri fedakârlıkların kıymetli hatırası daima dimağımda menkûş kalacaktır. Bu vatanperver halka, o kahraman evlatlara malik olan bu kıymetli memleketimizin bir Ermenistan mahreci veya muhayyel bir Pontus krallığı ülkesi yapmak talep ve tehditleri ne meş'ûm idi. Şüphesiz o kâbuslar ilelebet hayal olmuştur.

       Saygıdeğer Trabzonlular,

       Tarih, bir topluluğu "millet" yapan ortak geçmiş ve değerler bileşkesidir. Tarih, aynı zamanda milletlerin geleceklerine yön verirken hataya düşmemesi için başvuracakları en önemli tecrübe alanıdır. Büyük Önder Atatürk, bu gerçeği hiçbir zaman aklından çıkarmamış, emperyalizm tarafından adeta bir enkaza çevrilmiş olan Osmanlı Devleti'nin külleri arasından yeni bir Türk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'ni kurmayı başarmış ve onu bizlere emanet etmiştir. Osmanlı Devleti'nin 19. yüzyılda düşürüldüğü kıskacı iyi tahlil etmiş, bir milletin ve devletin tarih sahnesinde var olabilmesinin Tam Bağımsızlık ve Ulusal Egemenlik anlayışından ödün vermemekten geçtiğini tespit etmiştir. Nitekim, MİSAK-I MİLLİ'nin özü de budur.

       İmparatorluk anlayışı yerine bir ULUS DEVLET olarak kurduğu ve EN ÖNEMLİ ESERİM diye nitelendirdiği Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesini de TAM BAĞIMSIZLIK ve ULUSAL EGEMENLİK üzerine bina etmiştir. Yaşadığı dönemde de Türk dış politikasını bu şekilde sürdürerek Türk Milletini, Milletler camiasında hak ettiği onurlu konumuna ulaştırmıştır.

       Atatürk'ün bize bıraktığı bu mirasın önemi ve değeri, günümüzde etrafımızda yaşanan gelişmelerle bir kez daha ortaya çıkmıştır. Nitekim, yine onun önderliğinde 1936'da imzalanan MONTRÖ ANTLAŞMASI'nın hem ülkemiz, hem de Karadeniz Havzasının güvenliği açısından ne kadar hayati bir anlaşma olduğu açıkça görülmektedir.

       O halde, 20. yüzyıla damgasını vuran bir liderin ve milletin evlatları olarak bize düşen görev, Mustafa Kemal Atatürk'ü, onun şahsında Türk Milletinin bağımsızlık mücadelesini her zamankinden daha iyi okumak, araştırmak, sonuçlar çıkarmak ve emanete hakkıyla sahip çıkmak olmalıdır.

       Türk Milletinin atası Mustafa Kemal Atatürk'ün Trabzon'umuzu ilk ziyaretlerinin 84. yıldönümünü hep birlikte kutlamaktan büyük bir onur ve gurur duyduğumu ifade ederken sözlerimi onun hepimizin kulağına küpe olması gereken şu sözüyle tamamlıyorum.

"BENİ GÖRMEK DEMEK, MUTLAKA YÜZÜMÜ GÖRMEK DEMEK DEĞİLDİR.
BENİM FİKİRLERİMİ, BENİM DUYGULARIMI ANLIYORSANIZ VE HİSSEDİYORSANIZ, BU KAFİDİR."