|
Rehber :
|
|
|
|
Kullanıcı Adı:
Parola:
|
|
|
|
|
|
SÜRMENE
-
FOTOĞRAFLAR
-
TARİHÇE
Eldeki bilgilerin aksine ,yakın tarihle ilgili anıları derlediğimiz yaşlılar;Hükümet konağının vaktiyle Araklı KONAKÖNÜ yöresinde olduğunu, yaz aylarında ise ; Gölonsa yöresine (Bugün Sürmene Devlet Hastanesinin bulunduğu yere) taşındığı anlatmaktaydılar. Trabzon salnamelerinde açıkça yazıldığı gibi Araklı burnu üzerindeki Konakönü'nden , Gölonsa ya yaz-kış mevsimlerine göre taşınma işlemi Kaymakamlık, Nüfus ve Tapu gibi daireler için söz konusu idi. Daha sonra kurulmuş bulunan askerlik şubesi , telgrafhane ve belediye Humurgan yöresindeki Çarş-i Kebir'de kurulmuş bulunduğu için bunların yerleri sabit idi. Bu durum 1914 yılına kadar devam etti. 1915 yılınsa 1.Dünya savaşı nedeniyle ilan edilmiş bulunan seferberlik esnasında nüfus, kaymakamlık ve tapu dairelerinin Konak önünde askerlik şubesi ve telgrafhanenin ise Humurgan'da bulunmasının yaratmış olduğu kargaşalık, bu dairenin bir merkezde toplanmasını zorunlu kılmıştır. Memurlar arasında yapılan bir seçim sonuçlarına dayanılarak yapılan Sürmene kazasının merkezi Konakönü'nden Humurgan yöresine taşınmasına karar verilmiştir.1915 yılında denizden kayıklarla dairelere ait evrak ve eşya Humurgâna bu günkü Hükümet konağı'nın bulunduğu arsada mevcut kırmızı tuğlalarla tek katlı inşa edilmiş binaya taşındılar. Bu bina 1916'daki Rus işgalinden az önce evrakları boşaltılarak Ordu ya nakledilmiş ve içinde içinde askeriye için fasulye depolandığı için ateşe verilerek yakılmıştır.
İşgalden sona bizim ilk hükümet dairemiz şimdiki Çaykur çay fabrikasında bulunan binada faaliyete geçmiştir. Bu sırada Zarha altında sahil camiinin karşısındaki dükkanların üstündeki bina okul olarak faaliyete geçirilmişti.Bir müddet sonra burası okul için yetersiz gelince hükümet konağı ile okulun yeri değiştirilir. Zarha'ya taşınan hükümet konağı halk arasında Arap Kaymakam olarak bilinen Sadettin Koloğlu'nun işgalde yakılan ilk konağın yerine yeni bir hükümet konağı inşa ettirmesine kadar Zarhada faaliyet göstermiştir.
Karadeniz insanının silaha düşkünlüğü ve silah imalatına yatkınlığı bilinen bir gerçektir. Salnamelerde anlaşılacağı gibi Sürmene silah yapımında oldukça ileri bir seviyedeydi. İmal edilen silahlar ,İstanbul ve Balkanlar'da pazarlanmakta idi. Eski çakmaklı tüfek ve tabancalar bölgede imal edilerek çevre vilayetlere ihraç edilirdi. Laz yapısı diye ün salan bu silahlar Anadolu’nun silah ihtiyacını uzun süre karşılamıştır.
-
COĞRAFYA
Sürmene ilçesi, Trabzon ilinin 36 km. doğusunda, Trabzon - Rize devlet yolu üzerinde kurulmuştur.Doğusunda Of, batısında Araklı ilçeleri kuzeyinde Karadeniz , Güneyinde Köprübaşı ilçesi ve Gümüşhane ili bulunmaktadır. Denizden ortalama yüksekliği 10 m. 'dir. Çamburnu , Yeniay, Ormanseven ve Oylum olmak üzere 4 belde belediyesi olup 24 köyü ve 9 mahallesi vardır. Batısında, Araklı çıkıntısı ile başlayan geniş bir koy içinde kurulmuş olan Sürmene'de kıyılar genellikle yüksektir. Akarsu ağızlarında alçak kıyılar bulunur. Kıyılarda girinti çıkıntılar azdır. Çıkıntılar güneydeki dağların uzantısı, girintiler ise genellikle akarsu ağızlarına denk gelir. Kıyıda bu küçük ölçüde girintiler ilçenin doğusu ile batısı arasında az da olsa farklıdır.İlklimin bol yağışlı olması ve kuzey batıdan esen rüzgarlar nedeniyle kabaran deniz, kıyıyı zaman zaman tahrip etmektir.
Yöremizin, Rize ilinden sonra Türkiye'nin en bol yağış alan sahası içinde bulunması, arazinin bir çok küçük akarsu tarafından parçalanmasına yol açmıştır. Arazinin çok eğimli olması bu akarsuların hızlı akmasına neden olmaktadır. Dolayısıyla bu akarsular araziyi derin bir şekilde yarmaktadır. Bundan dolayı arazi dağınık bir görünüm kazanmıştır. Düzlüklere, dar kıyı ovaları ile vadi tabanları rastlandığı ilçemizde, kıyıdan 25-150 m. içerden başlayan diklikler 40 km. güneyde 2742 m. ye varır.
İlçemiz kaynaklarını yüksek dağınık sahadan başlayan başlıca iki akarsu vardır. İlçe arazisi bu iki akarsu kolları tarafından yarılmıştır. Sürmene deresi havzası uzun, Küçükdere havzası ise daha geniştir. Sürmene Deresi havzası kıyıda 200-500 metre dolayındaki vadi tabanı kıyıdan 7 km. içeriden sonra tabansız diyebileceğimiz dar vadiden geçer. Köprübaşı İlçesi merkezinin olduğu yer çok az düzlüktür. Küçükdere havzası ise tabanı daha geniş olup akarsu boyunca da , özellikle Küçükdere Nahiyesi'nden sonra görmek mümkündür. İlçenin batısında yer alan bu iki akarsu dışında merkezde Soğuksu Deresi ile ilçenin hemen doğu kıyısında Kastel Deresi ve Çamburnu merkezinden akan Çamburnu Deresi, bunların dışında 400-800 m. yüksekliğindeki tepelerden doğan, uzunlukları fazla olmayan bir çok akarsu da arazinin parçalanmasına yol açmıştır. Arazinin doğuda kıyıdan itibaren yükselmesine rağmen akarsuların kısa ve az kaynaklı oluşu toprağın aşırı derecede yarılmasını önlemiştir.
-
SÜRMENE TERSANESİ
Çamburnu ve Yeniay Tersanelerinde gemi yapımı Milattan Önceki tarihlere dayanır. Ceneviz, Malta ve Venedik korsan gemileri Doğu Karadeniz Bölgesine kadar gelmiş, yöreye gelen korsanlar yeni gemi yapmak ya da bozulan gemilerini onarmak için en uygun yer ve geniş kumsala sahip "Saragona" denilen bu yöreyi seçmişlerdir. Bu yöre bu gün Çamburnu ve Yeniay Beldeleridir. Bu bölgede gemi yapımı işleri başlamış ve gittikçe gelişmiştir.
Türklerin bölgeye gelmesi ile birlikte gemi yapım işleri de Türklerin eline geçmiştir. Evliya Çelebi Seyahatname adlı eserinde bu bölge için "…altı rüzgâra kapalı, güzel demir tutan yataklı büyük limanı vardır" demektedir. Söz konusu Liman Çamburnu ve Yeniay yöresinde hâlihazırda bu gün tersane olarak kullanılan limanlardır. Türklerden önce var olan gemi yapımcılığı ve denizcilik faaliyetleri Türklerin bölgeye yerleşmesinden sonra da devam etmiştir. 1906 yılında Trabzon Vilayet Salnamelerinde Sürmene'de irili ufaklı 262 adet geminin varlığının kaydedilmiş olması bu bölgede gemi yapımcılığının önemli ölçüde geliştiğinin bir göstergesidir.
Genellikle beyaz kestane ağacından ahşap gemi yapımcılığı ile uğraşan tersaneciler, 1974 yılından itibaren sac gemi yapımına geçmişlerdir. Her ne kadar 1977 yılında ahşap gemi yapımına son verildi ise de, az da olsa halen küçük boyutlu ahşap teknelerin yapımına devam edilmektedir. Tersanede Tasarım ve Projelendirme, Yeni Gemi İnşası, Gemilerin Bakım, Onarım ve Tadilatı, Motor ve Mekanik Ekipmanların Montajı, Torna ve Tesviye İşleri, Mobilya ve Dekorasyon İşleri, Boyama İşleri ve Elektrik Donanımı İşleri yapılmaktadır. Ayrıca boyları 70 metreye kadar olan gemiler kızağa çekilebilmektedir.
-
SÜRMENE BIÇAĞI
Sürmene'de bıçakçılık ve demir madeni işletmeciliği bundan tam 3000 yıl öncesine dayanmaktadır. Demir madeni uzun yıllar önce kapanmasına rağmen bu madenlerin etkisi olan metal işletmeciliği günümüze kadar artarak devam etmiştir. Çeşitli tarihi kaynaklarda bundan söz edilmektedir. Örneğin Evliya Çelebi'nin seyahatnamesinde Gemilerini Yeniay limanında tamir ettikleri ve kesici aletlerini de Sürmene'de demir ustalarına bileylettiklerini yazmaktadır.
Yani işin özü Sürmene'de de bıçakçılık tarihi çok eskilere dayanmakta olup uzun yıllar boyunca oluşan bir kültür ve teknikle beraber son sistem teknikle beraber günümüze gelmiştir. Bıçakçılık Sürmene’de bir yaşam tarzı, bir kendini ifade etme şeklinde oluşmuştur. Usta bıçağı yaparken Karadenizin yaşam koşulların gereği olan sert, dayanıklı, eğilmez, kırılmaz ve çok keskin yapmak zorunluluğunu aynen ürüne yansıtmaktadır.
Sürmene'de yurt çapında ünü yayılan bir sanat ise bıçak imalatı idi. Sürmene'de imal edile sivri uçlu ve oluklu bıçaklar, "Sürmene bıçağı" diye ün kazanmıştı. Özellikle gençler tarafından bir delikanlılık sembolü olarak taşınan Sürmene bıçaklarının imalatı Cumhuriyet döneminde çıkan bir kanunla yasaklanmıştır.
|